KOSOVALILARIN YENİ BULUŞMA NOKTASI
  Kosova'da Bağımsızlık Satrancı
 

Aşkın Ömergil - Aksiyon Dergisi, Sayı: 679 - 10.12.2007

1 yorum


Kosova'da bağımsızlık satrancı


Bağımsızlığı yılan hikâyesine dönen Kosova, tarihinin en kritik dönemlerinden birini yaşıyor. Bölge nüfusunun yüzde 90’ını oluşturan Arnavutlar, bağımsızlık için sabırsızlanırken bölgede tansiyon yükseliyor.


Osmanlı döneminde etnik ve dinî farklılığa rağmen birçok milletin dayanışma ve huzur içinde yaşadığı Balkanlar’da sular hâlâ durulmadı. Eski Yugoslavya’nın bir parçası olan Kosova, günümüzde Balkanların en büyük sorunu olarak öne çıkıyor. Kosova, savaş suçlusu Slobodan Miloseviç’in baskıcı yönetimi ve katliamların ardından gelen NATO müdahalesiyle 1999’dan beri BM uhdesi altındaki Kosova Geçici Özyönetimi tarafından idare ediliyor. Yüzde 90’ı Arnavut olan Kosova’nın nihai statüsünün belirlenmesi için 2 yıldır devam eden müzakerelerin bitiş tarihi olan 10 Aralık, sadece 2,2 milyonluk Kosova için değil, Balkanlar ve birçok uluslararası aktör açısından da büyük önem taşıyor.

17 Kasım genel seçimlerinde yüzde 35 oy alan Kosova Demokrat Partisi (PDK) tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde edemediği için muhtemelen koalisyon hükümetinin büyük ortağı olacak. Partinin başında bulunan Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) eski liderlerinden Haşim Taçi, uzlaşma sağlanmazsa 10 Aralık’ta bağımsızlık ilan edeceklerini söylüyor. Propaganda sürecinde bütün partilerin bağımsızlık sözü verdiği seçimlerde Taçi’nin PDK’sının, vefatından önce bütün seçimleri kazanan İbrahim Rugova’nın Kosova Demokratik Birliği’nden (LDK) daha fazla oy alması, “Kosova halkının sabrı tükeniyor” mesajını veriyordu. Ancak yine de Kosovalılar, şimdilik uluslararası toplumla uzlaşı içinde olma uğruna bağımsızlığı biraz da olsa erteleyebilecek gibi görünüyor.

10 Aralık, karşılıklı müzakerelerin son bulacağı ve AB, ABD ve Rusya temsilcilerinin nihai raporlarını BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a sunacağı tarih olarak dikkat çekiyor. Kosova, ABD ve AB ülkelerinin çoğunun desteklediği bağımsızlığına eninde sonunda kavuşacak olsa da bunun mümkün olduğunca çatışmadan uzak ve yumuşak bir süreçle gerçekleşmesi hayati önem taşıyor. Eski gerilla lideri Taçi’nin bağımsızlığı Batılı müttefikleriyle uyum içinde ilan edeceğini bildirmesi, barışçıl uzlaşma umudunu artırıyor. Kosova Demokratik Türk Partisi (KDTP) Genel Başkanı Mahir Yağcılar, “10 Aralık’ta Üçlü Temas Grubu’nun sunduğu raporlarla enstitülerin hazırlayacakları raporlara göre tavır takınacaklarını, Kosova Parlamentosu’ndan çıkacak karara herkesin saygı göstermesi gerektiğini” belirtiyor.

KOSOVA’NIN ‘SUİ GENERİS’ ÖZELLİĞİ

Müzakerelerde Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilanını geçersiz sayacağını açıklayan Sırbistan ile, Sırp müttefikinin desteklemediği hiçbir planda yer almayacak olan Rusya’nın takınacağı tavır, nihai statü açısından oldukça önemli. Rus ve Sırp yetkililer, Kosova’nın bağımsızlığının, esasen kendi etnik unsurlarına ve çeşitli etnik unsurlara emsal teşkil edeceği için birçok ülkede huzursuzluğa yol açacağını iddia ediyorlar. Hâlbuki Kosova’nın “sui generis” (nev-i şahsına münhasır) özellikleri onu diğer unsurlardan ayırıyor.

Priştine Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Bekim Sejdiu, Kosova’yı kendine özgü kılan çok sayıda etken olduğunu vurguluyor. Sejdiu, Kosova’nın 1912’de toplumun rızasına bakılmadan Osmanlı’dan koparılarak Sırbistan’a verildiğini ve 1999’a kadar Kosovalı Arnavutların ayrımcılığa ve zulme maruz kaldığını belirtiyor. Sejdiu, Miloseviç’in 1989’da uygulamaya koyduğu soykırım planının “Türkiye’nin de önemli rol oynadığı NATO müdahalesiyle önlendiğini” belirtiyor.

Kosova’yı “nev-i şahsına münhasır” kılan bir diğer özellik, 1974 Yugoslavya Anayasası’nda elde etmiş oldukları; ancak 1989’da Miloseviç tarafından ellerinden alınan özerklik statüsü. Sejdiu, BM Kosova Misyonu (UNMIK) tarafından kabul edilen Anayasal Çerçeve’nin de “Kosova’nın kendine özgü sosyo-kültürel ve siyasi yapısını tanıdığını” belirtiyor.

Bunların yanı sıra, Miloseviç’in baskıcı yönetimi ve soykırım girişimine maruz kalan Kosovalıların bir daha Belgrad merkezli bir otoritenin altına giremeyeceği hemen hemen herkes tarafından kabul ediliyor. 1999 sonrası dönemde kendi siyasi, yasal ve iktisadi sistemini oluşturan Kosova’nın diğer etnik unsurlardan farklılığının altını çizerek “sui generis” özelliğini vurgulayan bir BM kararı alınmasının Sırbistan ve Rusya’yı teskin edebileceği vurgulanıyor.

BÜYÜK GÜÇLERİN KOSOVA HESAPLARI

Ancak Sırplar, Kosova’nın bağımsızlığı söz konusu olduğunda en azından Sırp azınlığın yaşadığı kuzey bölgesinin Sırbistan’dan kopmaması için buradaki azınlığı ayaklanmaları yönünde kışkırtabilir. Ayrıca Sırbistan’ın ekonomik ambargo, sınırı kapatmak ve Kosova’yı tanıyan devletlere “misilleme” yapmak gibi seçenekleri de değerlendirdiği belirtiliyor. Sırbistan’ın Kosova emellerinden vazgeçmesi sadece destekçisi Rusya’nın ikna edilmesi yoluyla mümkün olacak gibi görünüyor. BM Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari’nin Şubat 2006’da sunduğu “BM gözetiminde Bağımsızlık” önerisini BM Güvenlik Konseyinde veto eden Rusya, veto hakkını ikinci kez kullanmaktan çekinmeyeceğini açıkça belirtiyor.

Amerikalı yetkililer ise Kosova’nın bağımsızlığını desteklediklerini vurguluyorlar. ABD’nin, Rusya’nın veto tehdidini aşmak için konuyu BM gündemine almadan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Kosova’yı tanıyabileceği de belirtiliyor. Kosova’nın bağımsızlığı, Washington’ın bölgedeki nüfuzunu daha da pekiştirecek. Öte yandan, AB ülkelerinden İspanya, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Slovakya ve Romanya, etnik milliyetçiliği tetiklemesinden çekindikleri için Kosova’nın bağımsızlığına karşı çıkıyor. Bu konuda “bir bütün haâinde” hareket etmek isteyen AB, Sırbistan’a karşı “üyelik” kozunu kullanarak Kosova’nın bağımsızlığı için bastırıyor.

Ahtisaari’nin “BM gözetiminde bağımsızlık” teklifinin BM Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın vetosuna takılmasından sonra bölge ülkeleri başta olmak üzere ABD, Rusya ve AB üyesi ülkelerin üzerinde anlaşacağı Kosova’yı BM koruması altına alan 1244 sayılı Güvenlik Konseyi kararının yerini alacak yeni bir karar alınması Türkiye’nin de desteklediği en barışçıl çözüm olarak görünüyor. İkili müzakerelerin sonuçsuz kalmasından sonra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü geçtiğimiz günlerde ziyaret eden Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, Türkiye’nin tek taraflı bağımsızlığını ilan etmesi hâlinde Kosova’yı tanımamasını istemişti. Gül ise sorunun barışçıl yollarla çözülmesi telkininden öte bir vaatte bulunmadı.

Türkiye, Osmanlı yadigarı Kosova konusunda hassas dengeleri gözetme zorunluluğu hissediyor. Bu nedenle uluslararası toplumun desteklediği bir bağımsızlık ilanı Türkiye’nin uluslararası hukuk kuralları konusunda hassasiyetini ve bölge ülkeleriyle ilişkilerini zedelemeyecek bir çözüm gibi görünüyor.

BAĞIMSIZLIK OLMAZSA MARJİNALLER GÜÇLENİR

Kosova’nın bağımsızlığının en az sorun çıkaracak çözüm olduğunu savunan Bekim Sejdiu, bağımsızlık harici herhangi bir çözümün barışa ve istikrara en çok katkıda bulunan Arnavutların Balkan siyasi haritasının en çok kaybeden tarafı durumuna düşeceğini, bunun da şu an marjinal olan Arnavut radikallerinin güçlenmesi ile sonuçlanacağını belirtiyor. 35 bin civarında Türk’ün yaşadığı Kosova nüfusunun yüzde 90’ı Arnavut, yüzde 5’i Sırp ve yüzde 2’si Boşnak. Başka birçok etnik unsuru da bünyesinde barındıran Kosova’da temel etnik çekişme, Sırbistan’ın kışkırtması sonucu Sırplar ve Arnavutlar arasında yaşanıyor. Öte yandan Sejdiu’nun “doğal müttefikler” olarak nitelediği Kosova Türkleri ile Kosova Arnavutları arasında hiçbir problem bulunmuyor. Aksine, Sejdiu “Kosova Türkleri ile Kosova Arnavutlarını birleştiren birçok unsur” olduğunu vurguluyor. KDTP Genel Başkanı Mahir Yağcılar da kendi güvenlikleriyle alakalı en ufak bir kaygılarının olmadığını dile getiriyor.

Her ne kadar 10 Aralık’tan hemen sonra ilan edeceğini belirtse de Taçi’nin bağımsızlık için bir müddet Temas Grubu temsilcilerinin raporlarının etkilerini ve özellikle ABD’nin olurunu bekleyeceği tahmin ediliyor. Kosova-Sırbistan bölgesinde gözlenen karşılıklı askerî hareketlilik ise tansiyonun iyiden iyiye arttığını gösteriyor. Sırbistan’ın Kosovalı Sırpları kışkırtarak kaos oluşturmak istediğini belirten Sejdiu, “bölgede çatışma riskinin Rusya’nın desteğinin kesilmesine ve NATO, AB ve ABD’nin kararlı duruşlarına bağlı olduğunu” vurguluyor. Kosova’da, yani Avrupa’nın kalbinde barış umudu yeşerecek mi yoksa 10 Aralık, yeni bir kaos döneminin fitilini mi ateşleyecek? Bunun için fazla beklemek gerekmeyecek.

 
  Total 22666 ziyaretçi - Since 28.02.2008  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol