KOSOVALILARIN YENİ BULUŞMA NOKTASI
  Balkanlarda Tarihi Tekerrür
 
Mini-devlet: Kosova

Kosova nihayet bağımsızlığını ilan edeceğini bildirirken, Sırbistan konuyu Lahey Adalet Divanı'na taşıyacağını belirtiyor. Avrupa Birliği ve ABD ise, Kosova'nın bağımsızlık sürecini destekleme konusunda kararlılar. Marc Hoch bildiriyor

| Haşim Taci; Foto: dpa
Resmi büyüt 
Kosova Demokrat Partisi'nin lideri (eski UÇK lideri) Haşim Taci: "Rüyalarımız gerçek oluyor"


Yüz yıllık Kosova sorunu, yeni bir dönüm noktasına, hatta belki de en önemli dönüm noktalarından birine gelmiş bulunuyor: Çünkü Balkanlardaki son toprak çatışmasının çözümü; 1,9 milyon Arnavut'un -bağımsızlıklarını ilan ederek- Sırbistan'dan kopmaları anlamına geliyor.

Balkanlardaki yeni bir mini-devlet için, yeni bir bayrak dalgalandırılacak; bunun tam olarak ne zaman gerçekleşeceğini ise zaman gösterecek. Şu anda kesin olan şey, Kosova görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından başka bir seçeneğin kalmayışıdır. Ayrıca 2008 yılının Balkanlarda son derece karışık geçeceği de, kesin görünüyor.

Bölünmenin sorumlusu ABD

Sonuç tatmin edici değil çünkü, Balkanlardaki durumu sakinleştirmeye bir katkı sağlamıyor: Bu durumun sorumlusu; bir yandan toprak bölünmesini ve ikinci bir Arnavut devletinin kurulmasını azgınca dayatan Amerikan hükümeti, diğer yandansa, Balkan-Savaşları sırasında, aralarındaki radikal güçlerin giriştikleri etnik temizliği bugün bile kabullenmekte direnen ve eyaletlerinde yaşayan insanların özerklik istemini dikkate almakta geç kalan Sırplardı.

Sırplar ile Arnavutlar arasında gerçekleşen tüm görüşme turları, bu koşullarda pek ümit vermiyordu: Kosova Arnavutları daha en başta, koşulsuz bağımsızlık isteklerinin desteklendiğini hissediyorlar ve -arkalarında güçlü Amerikan desteği varken de- uzlaşma için herhangi bir zorunluluk görmüyorlardı.

Bu yüzden Belgrat hükümetinin –elbette çok geç kalarak- sunduğu, geniş kapsamlı bir özerkliğe ilişkin tüm teklifler, daha baştan reddedilmeye mahkumdu. Dolayısıyla, şimdi yeni görüşmelerin de bir anlamı kalmıyor; Arnavutlar -maksimal- taleplerinden geri adım atmayacaklar.

Tarihten ders alınmıyor

Şimdi ABD ve AB tarafından, Kosova'nın tanınması için ortaya atılan bu çözüm, devletler hukuku bağlamında dürüst bir çözüm değil: Tarih tekerrür ediyor; Balkanlarda daha önce de, tek tek devletlerin egoist çıkarları uğruna, devletler hukukunun ilke ve önerileri göz ardı edilmişti.

| Bild: Foto: dpa
Resmi büyüt Kosova halkının yaklaşık % 90'nı Müslüman Arnavutlardan oluşuyor. Geri kalan yüzde 6'sını Sırplar, yüzde 4'nü ise diğer etnik gruplar oluşturuyor.
|
Bunun bir örneği, daha 1992 yılında -henüz yeni birleşmiş ve güç kazanmış- Almanya'nın, Hırvatistan'ı tanıyarak, Tito'nun yönetimindeki Yugoslavya'ya ölümcül darbeyi vurmasıyla gerçekleşmişti. O dönemde Hırvatistan'daki Sırp azınlık, bugün Kosova'da garanti edilen azınlık haklarına bile sahip olamamıştı.

Avrupa ikinci ölümcül günahını 1992 yılında, Yunanistan'ın baskısıyla Makedonya'yı tanımayı reddederek işlemişti; oysa Makedonya Cumhuriyeti tanınmak için gereken tüm koşulları yerine getirmişti. Bugün bu karar düzeltilmiş bulunuyor.

Şimdi Kosova olayında kurallar, yeniden çiğneniyor: Avrupa ve ABD 1991'de belirlenen, Balkanlarda 'yeni sınırlar çizmeme' ilkesini ihlal ediyor. Yugoslavya'nın enkazından doğan tüm yeni devletler, önceden de birer cumhuriyetti. Avrupa Topluluğu'nun kararına göre yalnızca bu cumhuriyetlerin bağımsızlık ilan etme hakkı vardı; Kosova ise Yugoslavya döneminde sadece bir eyaletti.

1999 yılında Belgrat'a yapılan NATO saldırılarından sonra bile, Güvenlik Konseyi 1244 sayılı kararın giriş bölümünde, Belgrat'a devlet bütünlüğünün dokunulmazlığı hakkını tanıdığında, bu hukuk anlayışına sadık kalmıştı.

Bir tür cezalandırma mı?

Şimdi, Avrupa'nın yakın tarihinde ilk defa olmak üzere, bir ulusun topraklarının büyük bir bölümü elinden alınıyor; bu da açıkça telaffuz ediliyor olmamakla birlikte, Sırpların Miloseviç döneminde işledikleri suçlar yüzünden, Kosova eyaleti üzerindeki haklarını yitirdikleri ve şimdi bunun cezasını hep birlikte çekmek zorunda oldukları şeklinde gerekçelendiriliyor.

Bu kararın temelinde, güç politikasına ilişkin açık bir hesap var: Sırbistan zayıf bir devlet. Güçlü bir Rusya'nın topraklarından, bağımsızlığını ilan eden bir Çeçenistan koparılamaz; güçlü bir Çin, Tibet ya da Taywan’daki özerklik isteklerini -bugüne kadar- tehditkâr tavırlarıyla bastırabiliyor. Ancak öte yandan; toprak tartışmalarının tarihinde nadiren benzer örnekler bulunur; Kosova örneğinde de Sırbistan, özerklik teklifinin ve Avrupa politikasına bağlı bir geleceğin, kendi yararına olabileceğini çok geç anlamıştır.

Sırbistan, Kosova'nın kopmasını sessizce kabullenmeyecektir; tıpkı yeryüzündeki hiçbir devletin toprak kaybını kolaylıkla hazmedemeyeceği gibi. Gerçi Sırplar, bir kez daha NATO'ya meydan okuyacak kadar akılsız davranmayacaklardır. Ancak, Belgrat hangi önlemleri alırsa alsın: İç politikadaki hava radikalleşecek ve birçokları tarafından yalnızlaştırılmış, horlanmış bu ülke, biraz daha Avrupa'dan uzaklaşıp, Rusya'nın kollarına itilecektir.

Noel Malcolm, Kosova hakkında yazdığı kitabına şu cümleyle başlamıştı: "Yugoslavya krizi Kosova'da başladı, ve burada sona erecek." 

Kaynak: http://www.qantara.de/webcom/show_article.php/_c-670/_nr-145/i.html

 
  Total 22684 ziyaretçi - Since 28.02.2008  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol